Blogger Röportajları – 3 (Banu Özkan Tozluyurt)

banunun dunyasi

Yeni yılın ilk röportajını çok okuyup çok yazan; yazılarını önce Banu’nun Dünyası başlıklı blog sayfasında toplayıp ardından iki de kitap yayımlayan Banu Özkan Tozluyurt ile gerçekleştirdik.

Keyifli okumalar…

  1. Öncelikle sizi ve blog sayfanızı kısaca tanıyabilir miyiz?

Merhabalar. İktisat Fakültesinde okudum ama sayılarla aram hiç iyi olmadı. Konuşmayı, insanlarla iletişim kurmayı çok seviyordum, yönetim danışmanı ve eğitimci oldum, BT Danışmanlık adlı şirketimde çok sayıda şirkete eğitim verip danışmanlık yapıyorum. Dinlemeyi çok seviyordum, kişisel gelişim uzmanı  ve yaşam koçu oldum. Ama en çok yazmayı seviyordum, önce 2005 yılında blogger oldum; seyahate, yemeğe, hobiye, çocuğa kısacası yaşama dair her şeyi yazıyorum, www.banunundunyasi.com da. Sonra  ‘HAYAT ÇOCUKLA GÜZEL’ adlı kitabımı yazdım, kızımla beraber yaptığımız aktiviteleri hikaye şeklinde anlatan. Kolektif kitap olarak üç arkadaşımla hazırladığımız “imza:kızın” benim ikinci kitabım.Şu an çok yeni.  STET Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu Derneği yönetimindeyim. Sosyal medya meraklısı,çok okuyan çok yazan çok konuşan ama en çok da dinleyen bir anneyim. Ailem en kıymetlilerim.

  2. Blog yazmaya nasıl ve ne zaman başladınız?

2005 yılında Almanya’da bir seyahatteydim. Orada bilgisayar karıştırırken bloglar hakkında yazılar okudum ve hemen o gün o dakika orada kendime bir blog açtım. Öyle herhangi bir konu düşünmedim blogu açarken, kendimi yazacaktım. Önce adını LACİVERT koydum, o an orada ilk gözüme çarpan renkti, sırf bu nedenden dolayı. 2012 Mart ayına kadar bu isimle ve blogspot altında yazdım yazılarımı. Marttan itibaren yedi yılımı  “Banu’nun Dünyası” ‘na taşıdım. Yani yedi yılım bitiyor blog camiasında. Şu an gezi, kişisel gelişim, anne çocuk, yemek, sosyal sorumluluk yani kısaca yaşama dair herşeye ucundan dokunuyorum.

3. Blog sayfanızı ne sıklıkla güncelliyorsunuz? Katkıda bulunan başka yazarlar var mı?

Her gün yazmaya çalışıyorum ama en fazla üç gün ara veriyorum. Süreklilik açısından blogu sık sık güncellemek gerek yoksa okuyucu sizi unutuyor. Katkıda bulunan yazarlar diye ayrı bir bölümüm yok ama yazılarını beğendiğim arkadaşlarımdan izin alarak link verebiliyor ya da direk yazıyı koyabiliyorum.

4. Bloggerlar aslında sanal dünyada önemli bir görev üstlenmiş durumdalar. Sıradan olmayan ve kendi deneyimleriyle şekillenen bir içerik üretiyorlar. Hatta bazı bloglar çeşitli konularda öneriler yahut deneyimlerin paylaşıldığı bir platform işlevi de görüyor. Siz kendi sayfanızda yayımlayacağınız yazı konularını nasıl belirliyorsunuz? 

Kendi deneyimlerini yazmak güzel de bazen bloglar arasında bilgi kirliliği de olabiliyor. Blog yazarı bence deneyimini yazarken, bunun kendi yaşadıkları olduğunu, başka kimseleri bağlamayacağını, bir ürün önerirken bunu tek doğru şeklinde önermemeye dikkat etmeli. Özellikle anne çocuk bloglarında çok karşılaşıyoruz, ilaç önerisi, mama önerisi veren yazarlar var. Her ilaç her çocuğa iyi gelmediği gibi, tam tersi çok ters etkiler de yaratabilir. Yani aslında blog yazarken fayda sağlamak amaçlı davranıp çok büyük zararlar ortaya çıkarabiliriz, buna çok dikkat etmek gerek. Ben yazılarımda genellikle başıma gelen olayların bende yarattığı sonucu, duyguyu anlatan konular seçmeye özen gösteriyorum.

5. Siz hangi blogları takip ediyorsunuz?

İsim verirsem şimdi unuttuğum arkadaşlar olabilir, kırabilirim onları  o yüzden çok detaya girmeyim ama gezi blogları, güncel hayattan bahseden bloglar, ara sıra yemek blogları takip ettiklerim. Bunun dışında, blog yazarı o kadar çok arkadaşım var ki, ilgi alanıma girmese bile  onların düşüncelerini, yazılarını okumak bana keyif veriyor.

6. Blog yazmaya başlayacak anne/babalara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalılar? Nelere dikkat etmeliler?

Çok okunan bazı blogları takip edip onlardan feyz alabilirler. Yanlış anlaşılmasın onların yaptıklarını yapsınlar demiyorum ama onların yazı güncellemeleri, konulara bakış açıları, kullandıkları dil, sayfa düzeni gibi pek çok konuda fikir edinebilirler. Benim gibi bir çok konuda yazabilirler ya da belli bir konu üzerinde yoğunlaşabilirler ama en önemli konu bence şu; tek doğru yok bu hayatta. Kullandıkları dilde buna dikkat etsinler derim. Bir de son zamanlarda bloglar biraz reklam sayfalarına döndü. Tabii ki beğendiğimiz bir ürünü tanıtabiliriz ama yazı girmeyip sırf bu tanıtımlara yer verirlerse bir süre sonra blogu sıkıcı olacaktır. Blogger toplantıları oluyor artık belirli aralıklarla, onlara katılıp değişik konularda yazan bloggerlarla tanışmaları da faydalı olacaktır.

7. Blog sayfanız dışında başka mecraları da (Twitter, Facebook vb.) kullanıyor musunuz?

Evet, twitter, facebook ve çok kullanmasam da pinterest üyeliğim var. Twitterda çok vakit geçirdiğim de doğrudur 🙂

Twitter/banuduru

Facebook/Banu Özkan Tozluyurt

Pinterest/banuduru

8. Online alışveriş hakkında düşünceleriniz nedir? Çocuğunuz/çocuklarınız için online alışveriş yapıyor musunuz?

Evet online alışveriş sitelerini kullanıyorum. Özellikle kızım için çok kaliteli ürünleri uygun fiyatlara alabiliyorum. Tabii zaman zaman geç kaldığım için ürünlerden kalmıyor bunu da çok sık yaşıyorum, o yüzden online alışveriş sitelerinin stoklarını biraz daha iyi ayarlamaları gerektiğini düşünüyorum.

9. Bir bebek sözlüğü derlemek istiyoruz. Çocuk/çocuklarınızın herhangi bir nesne için kullandıkları kendilerine özgü kelimeler var mıdır? Örneğin benim kızım domatese uzun süre monino dedi.

Kızım şu an sekiz yaşında, bu kelimeler bize biraz uzak kaldı ama küçükken “öttebe” diye bir kelimeyi çok kullanırdı. Çok anlamıyorduk ama genelde çok mutlu olduğu anlardan sonra zikrederdi bu kelimeyi. Bir de uzun süre üçüncü kata, katıncı üç dedi.

10. Son olarak KidoMani takipçileriyle çocuk yetiştirmeye dair eğlenceli bir anınızı paylaşabilir misiniz?

Benim anım değil ama babamın yanı Duru’nun dedesinin bir anısı var. Ben iş seyahati nedeniyle kızımı anneannesine bıraktığım bir gün, Duru onlarla parka gitmiş. Eh emanet çocuk ya,  ne yapsa peşindeler. Kapalı tünel şeklindeki kaydırağa binmek istemiş bizimki. İlk defa onlarla bu parka gittiğinden babam tek bırakmaya cesaret edememiş ve birlikte kaymaya karar vermiş. Önüne Duru’yu almış ve girmişler tünele, eh tabi Duru hemen kayıp çıkmış. Tünelin ucunda bekleyen annem beklemiş beklemiş babam yok, dede tünele sıkışıp kalmış 🙂

BANU_OZKAN_-_DURU_TOZLUYURT_(1)[1] duru

Yorum bırakın