Bebeklerle İletişim

Image

Bebekler doğdukları andan itibaren çıkardıkları sesler, yüz ifadeleri ve/veya el kol hareketleriyle iletişim kurmaya başlar. Dertlerini bu şekilde ifade etme çabaları yetişkinlerden bir takım tepkiler çekmeye başladığındaysa iletişim kurma becerileri gitgide artar.

Bebeğinizin ağlayışı yahut hareketleri genellikle o anki ihtiyacına göre değişiklik gösterir ve siz de bunu zaman içinde öğrenerek isteklerini daha rahat bir şekilde anlamaya başlayabilirsiniz. Bebekler aynı zamanda dış uyaranların – ışık, ses, gürültü gibi – fazla olduğu ortamlarda herhangi bir fiziksel sebep olmadan da ağlayabilirler.

Bebekler insan sesiyle diğer sesleri birbirinden ayırt edebilirler. Dolayısıyla onunla konuştuğunuzda nasıl tepkiler verdiğine dikkat edebilirsiniz. Örneğin pusetinde ağlayan bebeğinize yaklaştığınızda geldiğinizi fark edip hemen nasıl sakinleştiğini, yahut siz onunla konuşurken başka bir yöne bakıyor olsa bile sesinize nasıl kulak verdiğini görebilirsiniz. Ve bebeğinizin doğumundan sonraki ilk ay içinde o eşsiz ilk gülümsemesiyle karşılaşabilirsiniz.

Bebeklerin her günün aynı zaman diliminde ağlama krizleri yaşamalarına sıklıkla rastlanır ve bu krizler genellikle akşamüzeri saatlerinde yahut güneş battıktan sonra başlar ve gece yarısına kadar dahi sürebilir. Bu şekilde en az 3 hafta boyunca haftada en az 3 gün ağlama krizi yaşayan bebeklerin durumuna kolik adı verilir. Her ne kadar rahatsızlık verici bir süreç olsa da kısa bir sürede kendi kendine geçeceğini bilmek sizi rahatlatabilir. Çoğu bebek genellikle 3-4 aylıktan sonra bu süreci atlatmış olurlar.

Bebeğiniz normalden uzun bir süre boyunca ağlıyor ve ağlaması size her zamankinden farklı geliyorsa doktorunuzla görüşmenizde fayda vardır.

Bebeğinizle konuşurken sert ve ani yüksek ses kullanımından kaçının zira bu onu korkutup ağlamasına neden olacaktır. Benzer şekilde siz her telefon görüşmesi yaptığınızda ağlamaya başlarsa da şaşırmayın. Bebekler onlarla ilgilenmediğinizde bunu anlarlar.

Ve hepsinden önemlisi bebeğiniz sizi henüz anlamıyor bile olsa onunla bir yetişkinle konuşur gibi konuşmaya devam edin. Ona gün içinde yaptıklarınızı anlatın. Böylelikle dile dair sesleri gündelik hayatla ilişkilendirmeye başlayacaktır.