Ebeveynlikte ‘Sakinliğin’ Önemi

Image

Gündelik hayatımızda çeşit çeşit sorunla, güçlükle ve aşılması gereken engellerle karşı karşıya geliriz. Bu gibi durumların üstesinden gelmenin farklı yolları olsa da genellikle kişiliğimize göre izlediğimiz iki yol vardır:

  1. Sakin kalmak
  2. Endişeye/paniğe kapılmak

Sakin kalmak özellikle ebeveynlikte çok önemli bir meziyettir. Çocuklarımız güç durumlarla yüzleştiğinde yahut bizi güç bir duruma soktuklarında soruna nesnel ve gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmamız için derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalışmalıyız. Benzer şekilde çocuklarımız hoşlanmadığımız davranışlarda bulunduğunda ya da onları artık ‘tanıyamadığımızı’ hissettiğimizde aşırı tepki vermek yerine içinde bulunulan güçlüğü, yani ‘o anı’ çocuğumuzla paylaştığımızı, onu anladığımızı hissettirmemiz gerekir. Zira sakinlik salt tepki vermemek anlamına gelmez. Duygularımızın kontrolü ele geçirmesine izin verdiğimizdeyse düşünmeden, otomatik tepkiler veririz. Kendi endişemiz yerine çocuğumuzun davranışlarını kontrol altına almaya çalıştığımızda, ‘Paniğe kapılmış durumdayım, kendimi iyi hissedebilmem için eski haline dönmeye ihtiyacım var’ mesajı veririz. İşin sırrı da burada zaten: kendimizi kontrol altına alabildiğimizde genellikle çocuklarımız da sakinleşecektir. Sakinliğin de tıpkı endişe ve panik gibi bulaşıcı olduğunu unutmayın.

Sakin kalmayı başarabilmek için öncelikle çocukların davranışlarıyla ilgili temel bilgilere sahip olmamız gerekir. Çocukların kötü davranmalarının nedeni bunu gerçekten istemeleri değildir. Genellikle bir sorunları ya da karşılanmayan bir ihtiyaçları olduğunda bu tür beklenmeyen davranışlarda bulunurlar. Duruma bu açıdan bakabildiğimizde davranışlarını kişisel olarak algılamaktan vazgeçebilir ve öfkeye kapılmak yerine, “Bir sorunu var, acaba nasıl yardımcı olabilirim?” ya da “İçinde bulunduğu duruma dair kontrolünü yitirmiş durumda, bunun benimle bir ilgisi olabilir mi?” gibi sorulara yanıt aramaya çalışabiliriz. Hiç kimse – ki buna ebeveynler de dahil – her zaman haklı değildir! Elbette ki bu süreçte her şey her zaman beklediğiniz gibi gitmeyebilir. Çocuğunuz bağırıp çağırabilir ve hatta yaşadığı sorunlar için sizi suçlayabilir. Aslında size ne kadar üzgün ve mutsuz olduğunu göstermeye çalışıyordur.

Çocuğunuza böyle yapıcı yaklaşmak onu odasına gönderip cezalandırmaktan çok daha güçtür fakat bunu yapmaya devam ettiğiniz müddetçe çocuğunuzun duygusal zekasının yanı sıra empati kurma ve sorun çözme becerileri gelişir. En önemlisi de kendini duyurmak için bağırmak zorunda olmadığını öğrenir.